Yengemi Siktim, “Bu İlk Ve Son Olsun!” Dedi! 1. Bölüm

Olgun Türbanlıyla Yaşadığım Harikulade Sikiş

Merhaba, adım Vural. 42 yaşındayım ve konutluyum. 25 yıldır resimcilikle uğraşıyorum. Kendime ait bir stüdyom var. Genelde giyim işletmeleri için fihrist çekimleri yapıyorum. Elbise, mayo vs. çekimleri için gelen modellerle ilişkilerim oldu. Bunlar genelde üniversite talebeleri olurdu. Suratı ve fiziği hoş kızlardı çoğu. Karımda bulamadığım cinsel tatmini onlarda buluyordum. İyi kazandığım için parasal problemim yoktu. Ceplerine parayı koyunca onları istediğim gibi sikiyordum. Bir kısmı bakireydi, o surattan onları yalnızca götlerinden sikerdim. Kimileri de artık işi orospuluğa vurmuştu. Ben daha bir şey söylemeden amlarını sergilerlerdi. Modellerin soyunma odasına saklı kamera koymuş, onlar soyunurken izler, görüntülerine bakarak da 31 sürüklerdim. Sikemediklerim için de kendimi böyle teselli etiyordum.

Bir gün modellik ajansından aradılar. Giysi çekimi olacağını söylediler. Şirket, çekimi yapılacak giysileri getirecek, ajans da fotomodeli yollayacaktı. Bir saate kalmadan işletmeden geldiler ve giysileri vazgeçip gittiler. Bu sefer çekim için gelecek modeli beklemeye başladım. Kısa bir müddet sonra orta yaşlı, kapalı bir kadınla genç bir kız geldi. “Emredin, nasıl dayanakçı olabilirim?” diye sordum. Kadın, “Bizi ajanstan gönderdiler, burada çekim yapılacağını söylediler.” dedi. Kız annesiyle birlikte gelmişti, 19-20 yaşındaydı. Kız uzun boylu, genç ve hoştu, ama çekingen ve içine kapanık olduğu da muhakkaktı. Annesi ise 40-42 yaşlarında vardı. Annesinin üzerinde uzun bir etek ve gömlekle, başında renkli bir türbanı vardı. Güneş gözlüklerini türbanının üzerine çıkarmıştı. Ayağında da topuklu ayakkabı.

“Evet, ben de sizi bekliyordum…” dedim. İşyerinde benden başka kimse yoktu, o sebeple çekim esnasında kimse rahatsız etmesin diye kapıyı içerden kilitledim. Daha sonra kendilerine çekimin altta yapılacağını ve oraya inmemiz gerektiğini söyledim. Annesi ve kızı önümden geçip alt inerlerken, annesinin sallanan götü sikimin sertleşmesine neden oldu. İnce eteğinin altından külot izi muhakkak oluyordu. Daha evvel de birkaç kere annesiyle gelen kız olmuştu. Ben çekimle alakalı mevzuları anlattım. Kız başıyla kavradığını muhakkak ederken, annesi köşede oturmuş, çevreye bakıyordu. Ben kıza soyunma odasını gösterdim. O sırada annesi, “Kıyafetler sarih saçık değil, dimi?” diye sordu. Ben de, “Hayır, bu klasik bir elbise çekimi, pantolon, gömlek, elbise filan. İsterseniz siz de içeri girip bakın.” dedim. Kadın, “Yoksa babası keser ikimizi!” dedi ve kızıyla birlikte içeri girdi.

Birkaç dakika sonra kız üzerinde elbise ile çıktı. Annesi de birliktesi çıkmış, köşede çekimi izliyordu. Ben kızın fotoğraflarını sürüklemeye başladım. İçerisi oldukça sıcaktı. Kapalı bir etraftı ve spotlar da sıcaklığı artırıyordu. Klima birkaç gün evvel bozulmuştu ve hali hazırda yaptıramamıştım. Annesi sonunda, “Ay burası çok sıcak, ben içerde oturacağım.” diyerek soyunma odasına girdi ve çekim süresince orada kaldı. Çekimler birkaç saat sürdü. Neyse, akşamüzeri işimiz bitti. Kıza ve annesine teşekkür ettim. Birlikte ayrıldılar. Ben de yapılan çekimler üzerinde çalışmaya başladım. Saat geç olmuştu ve ben de yorulmuştum. Soyunma odasındaki kameranın kaydını izlemek istedim. Sarihçesi bu kızdan iş çıkmazdı, ama en azından bedenini görmek istiyordum. Alt indim. Bilgisayarı açıp izlemeye başladım. Görüntülerde kız üzerindekileri çıkarıp, elbiseleri giyiniyor, natürel bu sırada sutyen, külotla kalıyordu. Şekilli ve düzgün bir bedeni vardı. Ama görüntülerde beni gerçek şok eden annesi olmuştu. Annesi de kızıyla birlikte giysileri sınıyordu…

Kadın evvel eteğini alt sıyırıp çıkardı. Ardından gömleğini. Sutyen ve külotla kaldı. Azıcık göbeği vardı. Bedeni beyazdı, güneş görmemişti. Türbanı hali hazırda başındaydı. Askıdaki kıyafetlerden birini alıp giyinmeye çalışıyordu. Elbise bedenine azıcık dar geldiği için yapamıyor, kızından dayanak istiyordu. Bu sırada kızı devamlı, “Anne, ne yapıyorsun, vazgeç şunları!” diyor, ama annesi “Ne var kız, bir bakayım şöyle!” diyordu. Birkaç gün evvel bir mayo çekimi olmuştu ve çekim için getirilen mayo ve bikiniler odada duruyordu, henüz almaya gelen olmamıştı. Kadın bikinilerden birini aldı. Ben de ekran başında elim sikimde kadını izliyordum!. SutYenini açınca koca memeleri löpür löpür sallanmaya başladı. Üzerindeki pamuklu beyaz külotu çıkarınca, amı ve götü ortaya çıktı. Amı azıcık kıllıydı. Kadın bikini altını alıp giymeye çalıştı, ama azıcık minik geliyordu, Yeniden de giymeyi muvaffak oldu. Odada aynanın karşısında sağa sola dönüyordu. Bikini altı kadının götünde tanga gibi kalmış, götünün arasına girmişti…

Kızı, “Anne, ne yapıyorsun böyle? Çıkar şunu!” dediğinde, “Kızım ne var? Baban izin vermiyor böyle şeyler giymeme, bir bakıyorum şöyle, nasıl bir şeymiş bu diye. Ne olacak başka bir deyişle, yemedim ya!” diyordu. Görüntülerin sonunda kadının bikinilerden birini kızına muhakkak etmeden çantasına attığını gördüm. Sanırım bikini giymeyi çok beğenmişti. Kadın bu biçimde giysileri, mayo ve bikinileri sınamıştı. Ve bunu yaparken tam bedenini sergilemişti. Amı, götü, memeleri olduğu gibi ortadaydı. Sikim kazık gibi oldu. Koltukta oturmuş, ekran başına kilitlenmiştim. 31 sürüklemeye başladım…

Ertesi gün dayanamadım ve ajansı arayıp, çekim için gelen kızla görüşmem gerektiğini söyledim. Kızın numarasını verdiler. Azıcık sonra tekerrür aradım. Kıza erişemediğimi, evinin yada bir yakınının telefonunu istedim. Bana annesinin cebini verebileceklerini söylediler. “Olur!” dedim. Numarayı aldım. Annesinin isminin de Hayriye olduğunu bildim bu arada. Aradım, kendimi tanıtınca hemen andırdı. Kendisine kızının fotoğraflarını, TV üretimcisi bir dostumun gördüğünü ve çok sevdiğini, kızını bir reklam filminde oynatmak istediğini söyledim. Çok neşelendi, kızıyla konuşacağını söyledi. Ben de, “Bu safhada daha kızınıza haber vermeyin, bu mevzuyu evvel sizinle konuşmamız gerekiyor. İmalci dostum yarın öğleye doğru saat 11 gibi burada olacak, kazançsanız kızınızın alacağı fiyatı filan detaylı konuşuruz!” dedim. Azıcık kararsız etti, ama işin ucunda iyi para ödeneceğini dinleyince, “Tamam, yarın 11’de orada olurum!” dedi. Beklediğim olmuştu. Ertesi gün yapacağım çekimleri iptal ettim.

Sabah erkenden işyerime gittim ve Hayriye’yi beklemeye başladım. Saat bütün 11’de geldi. Pembe renkli uzun bir etekle, pembe türbanı vardı. Üzerinde de krem renkli diz altına gelen bir pardesü. Güneş gözlükleriyle beraber çok sexy görünüyordu. Geçen sefer giydiği beyaz renkli topuklu ayakkabıları Yeniden ayağındaydı. Altına parlak ve ince deri renkli çorap giymişti. Kendisine çay ikram ettim. “Hani, reklamcı dostunuz gelmedi mi?” deyince, mevzuyu daha fazla uzatmanın gereği yok diye düşünerek, soyunma odasındaki kameranın kaydettiği kadının çıplak fotoğraflarını koydum önüne. Fotoğrafları görünce bir anda suratı değişti, kıpkırmızı oldu. Hiçbir şey söylemiyor, fotoğraflara tek tek bakıyordu. Ben suskunluğu bozdum ve “Hayriye hanım, siz mankenliğe bayağı meraklıymışsınız. Üstelik vücudunuz da buna müsait!” dedim. Bunu dinleyince bana bağırmaya ve sövmeye başladı. Elimle ağzını kapadım ve “Bana bak, ya beni memnun edersin, yada bunları kocana gösteririm! Haa, bir tane bikiniyi de çantana attığını görmedim sanma!” dedim.

Bu sefer gözleri doldu ve ağlamaya başladı, “Dilenirim, böyle bir şey yapma. İstersen para vereyim, ama böyle bir şey olası değil. Olamaz!” diyordu. Ben de, “Ne parası ulan, istersen ben sana para vereyim. Seni sikmek istiyorum ben!” dedim. Hayriye ağlamaya devam ederken dükkanın kapısını içerden kilitledim ve “Hadi, bu işi fazla uzatmayalım. Başka kaderin yok. Neden kızınla çekimlere geldiğin muhakkak oldu. Nerdeyse tam mayoları, bikinileri giymişsin!” dedim. Hayriye bana hakaretler, küfürler ediyor, “Çoluğum çocuğum var, yapma, etme!” deyip duruyordu. “Kızımın da görüntüleri var mı?” diye sorunca, “Benim kızınla işim yok, ben seninle ilgileniyorum!” dedim. Ağlamaları azıcık kesilmişti…

Onu elinden tuttum ve alta götürdüm. İçerisi karanlıktı, tam ışıkları açtım. Hayriye’ye platformun ortasına geçmesini söyledim. Ben de cihazımın başına geçtim. Hayriye’nin fotoğraflarını sürüklemeye başladım. Pardesüsünü çıkarmasını söyleyince çıkardı. Pembe uzun eteği ve beyaz gömleği ile kaldı. Dar gömleğinin altından memeleri ve sutYeni muhakkak oluyordu. Türbanı hali hazırda başındaydı. Ona, “Gömleğinin düğmelerini yavaş yavaş aç!” dedim. “Lütfen yapma, ne olur!” dese de, sonunda düğmelerini açmaya başladı. Sikim gitgide sertleşiyordu, bir taraftan fotoğraf sürüklemeye devam ediyordum. Sonunda düğmeleri tamamen açtı, sutYeni ortaya çıkmıştı. Memeleri sutYeninden taşacakmış gibiydi.

Gömleğini yanlara açmasını, ama çıkarmamasını söyledim. Dediğim gibi gömleğinin önünü yanlara iyice açtı. Bana bakmıyor, kesintisiz başka tarafa bakıyordu. Bu biçimde de fotoğraflarını sürükledikten sonra, “Tamam, şimdi çıkar gömleğini!” dedim. Kol düğmelerini açtı ve gömleğini çıkardı. Şimdi üzerinde yalnızca sutyenle kalmıştı. Ona kesintisiz, “Sağa dön, sola dön, arkanı dön!” gibi komutlar verdikçe dediklerimi itiraz etmeden yapıyordu. Elimle işaret ederek sutYenini açmasını söyledim. Bu kere itiraz etti, ama ben ısrarlı olduğumu söyledim. Arkadan kopçasını açınca sutYeninden taşan memeleri öne doğru fırladı. Aynen görüntülerdeki gibi dolgun ve büyük memeleri sallanıyordu. Ancak sarkmışlardı. O biçimde de fotoğraflarını sürüklemeye devam ettim.

Gizeme uzun pileli eteğine gelmişti. Eteğini de çıkarmasını istedim. Arkadaki minik fermuarını açarak eteğini alt sıyırdı. Eteği tamamen sıyırıp çıkarınca, diz üstüne gelen parlak naylon çoraplı bacakları ortaya çıktı. Bembeyaz kalçaları gün suratı görmemişti, üzerinde Yeniden geçen günkü gibi pamuklu, beyaz bir külot vardı. Külot kalçalarını, kasıklarını sıkıyordu. Ardı dönmesini işaret ettim. Dönünce minik külotunun koca götünün yarısını anca kapladığını gördüm. Sikim kazık gibi olmuştu ve pantolonum artık rahatsızlık veriyordu. Ben de soyunmaya başladım ve kısa müddette anadan üryan kaldım. O sırada Hayriye’nin sırtı bana dönüktü. Bana doğru dönmesini söyledim. Dönünce önümde sallanan kalkık yarağımla karşılaştı. Suratını elleriyle kapadı ama ben açmasını söyledim…

Usulca ellerini suratından çekti. Azıcık evvel suratıma bakmayan Hayriye bu sefer kesintisiz bana ve yarağıma bakıp duruyordu. Hayriye’nin amının kılları külotunun kenarlarından muhakkak oluyordu. Kalçalarında alınmamış tüyler olduğunu gördüm. Bu biçimde de fotoğraflarını çektim. Ama benim de sabrım hududuna dayanmıştı. Bir an evvel yarağımı amına sokmak için yanıyordum. Bu sefer külotunu çıkarmasını söyledim. İtiraz etmedi. Minik külotunu kenarlarından tutarak bacaklarından sıyırdı ve çıkardı. Amı etliydi. Am dudakları kahverengi ve büyüktü. Amının çevresindeki kılları hayli bir zamandır almadığı muhakkaktı. Yeniden sağa, sola dönmesini söylüyordum, o da itiraz etmeden dönüyordu. Bu sefer sırtını bana dönüp domalmasını söyledim. Dediğimi yaptı ve ellerini dizlerine dayayarak eğildi. Ben resim aygıtıyla zoom yaparak amına odaklanıyordum. Göt deliğinin çevreyi kıllarla çevriliydi. Göt deliği kılların ortasında kara bir çukur gibi duruyordu.

Tekerrür doğrulmasını söyledim. Artık onu sikmek için sabırsızlanıyordum. Kalkık yarağımı sıvazlayarak yanına yanaştım. Ayağındaki topuklularla boyu 1.75 kadar vardı. Onu elinden tuttum ve köşedeki masaya tutunarak domalmasını söyledim. Domalınca bacaklarını iyice açtım, amı tamamen ortadaydı. Başını arkaya doğru çevirip, “Lütfen söz ver, yalnızca aramızda kalacak bu olanlar, dimi?” dedi. Ben de, “Sen merak etme!” dedim. Yarağımı yakaladım ve yavaş yavaş amına sokmaya başladım. Hayriye, “Ahh, ımm!” diye söylenmeye başladı. Evvel yavaş, sonra süratli hareketlerle amına sokup çıkardıkça, Hayriye de, “Ahh, ımm, ohh!” diye sesler çıkarıyordu. Ben kalçalarından yakalamış onu kendime sürüklüyordum, yarağımı taşaklarıma kadar amına sokarken onun da zevk aldığı muhakkaktı. Amının içi sıcacıktı ve cayır cayır yanıyordu. Amı yaşından dolayı genişlemişti, yarağımı sokup çıkarırken zorlanmıyordum…

Bir müddet sonra Hayriye amını yarağıma bastırmaya başladı. Başını sağa sola salladıkça başındaki türbanı sallanıyordu. Onu süratli süratli sikerken masaya sıkıca yapışmıştı, her bir yarak darbemle masa da yerinden oynuyordu. Bir ara türbanının üzerine çıkardığı güneş gözlükleri başından kaydı ve öne doğru fırlayıp yere düştü. Daha evvel pek çok kadınla sikiştiğim için tecrübeliydim, o sebeple bir makine gibi Hayriye’yi sikmeye devam ediyordum. Onunsa böyle bir sikiş yaşamadığı muhakkaktı. Hayriye sanki soluğu kesilecekmiş gibi soluk alıp veriyor, inliyordu. Bir müddet sonra yarağımı amından çıkardım, bana doğru çevirdim. Suratını dönünce dudaklarına yumuldum. Bedenlerimiz birbirine dokundukça azgınlığım çoğalıyordu. Memelerine göğsümü seziyordum. Onun da istekli olduğu muhakkaktı. Kollarını boynuma dolamasını söyleyince soluğumu kesecekmişçesine bana sarıldı. Başındaki parlak türbanı derime dokundukça daha da azıyordum…

Onu kalçalarından tutarak kucakladım. Hayriye bacaklarını belime dolamış, boynuma sıkıca sarılmıştı. Suratını, dudaklarını, boynunu öpüp kokladıkça daha da zevk alıyordum. O güne kadar pek çok kadın siktiğim halde böylesine zevk aldığımı andırmıyordum. Onu masanın üzerine sırt üstü uzandırdım. Ayağında hali hazırda naylon çorapları ile topukluları vardı, o biçimde bacaklarını havaya kaldırdım ve yanlara doğru iyice açtım. Yarağımı yavaş yavaş amına sokmaya başladım tekerrür. Hayriye Yeniden inliyordu. Hızlanmaya başladım. Kasıklarım kalçalarına çarptıkça, şlap şlap şlap sesleri çıkıyordu. Hayriye masanın kenarlarından sıkıca tutunmuş inliyor, koca memeleri sallanıp duruyordu. Masa, üzerindeki ağırlık sebebiyle gacır gucur sesler çıkarıyor, sanki kırılacakmış gibi yerinde oynuyordu…

Hayriye’nin bacaklarını omzuma attım ve memelerini avuçladım. Bir taraftan yarağımı delgi gibi amına sokup çıkarıyor, bir müddet amında bekliyor; bazen yavaş, bazen süratli süratli sikmeye devam ediyordum. Hayriye’nin suratında ağlıyor gibi bir ifade vardı, masa şiddetle sallandıkça, inlemeye devam ediyor, masaya daha sıkı tutunuyordu. Ben memelerini sıkıca avuçlayıp, yoğurdukça daha büyük bir zevk yaşıyordu. Memelerinin üzerindeki ellerimi sıkıca yakaladı, başını kesintisiz sağa sola sallıyor, derin derin inliyordu…

O zamana kadar pek çok kadın sikmiştim ama böylesi bir zevki hiçbiri bana vermemişti. Hayriye yaşından ve görünümünden oldukça uzak, azgın ve sikişken bir kadındı. Kocasının onu doyuramadığı muhakkaktı. Amının içine girip çıkan yarağım onu zevkin doruklarına uçuruyordu. Şimdi bir eliyle memelerini avuçlamış elimi sıkıca yakalıyor, öbürüyle de içinde yarağım çalışan amını üstten ovuşturuyordu. Her iki bacağı da omzumdaydı. Naylon çoraplı bacakları sikerken öne arkaya gidip geldiğimde, pat pat diye omuzlarıma çarpıyor, yay gibi sallanıyordu. Ayağındaki topuklu ayakkabıları ile beraber ayakları başımın her iki yanında tavana doğru uzanıyor, sağa sola sallanıyordu. Yüksek topuklu giyen kadınları her zaman hoşlanmışımdır. Şimdiyse ayağında topukluyla bir kadını sikiyordum. Hayriye artık aldığı zevkten inlemeyi vazgeçmiş, sanki çığlık atar gibi sesler çıkarmaya başlamıştı. Koca salonun içinde sesleri duvarlara çarptıkça yankılanıyordu. Kesintisiz, “Ohh, ahh, uhh, devam et, ahh, ımm!” diye haykıra çağıra inliyordu.

Spotlar yanıyordu, tam pencerelerde kapalı olduğundan içerisi çok sıcaktı. Dakikalardır Hayriye’yi sikiyordum, ikimizin de bedenleri ter içinde kalmıştı. Artık boşalacağımı kavramıştım. Daha da süratli amının içinde gidip gelmeye başladım. Kalçalarına çarpan ter içindeki bedenim Yeniden şlap şlap şlap sesleri çıkarıyordu. Hayriye’nin çığlıkları, inlemeleri birbirine karışmıştı. Bir eliyle hali hazırda amını ovalamaya devam ederken, öbürüyle masadan sıkıca tutunmuştu. O esnada yarağımı amından çıkardım, bacaklarını iki yana iyice ayırınca, döllerim yarağımdan büyük bir tazyikle fışkırdı. Döllerim Hayriye’nin suratına, boynuna, memelerine, göbeğine bulaşmıştı. Yarağımı kökünden sıvazlayarak tüm döllerimi dışarı çıkarıyor, karnına, amının kıllarına boşaltıyordum. Bu sırada Hayriye de boşalmıştı ve kesik kesik inliyordu.

Boşalmamız birkaç dakika sürmüştü. Üzerine akıttığım döllerim sebebiyle iğrenir gibi olmuştu. Doğrulmak için çabalıyordu. Onu elinden yakalayıp yavaş yavaş kendime çektim. Terden sırılsıklam olan sırtı sanki masaya yapışmış gibiydi. Doğruldu ve masanın üzerinde oturur gidişatta kaldı. Kağıt bir havlu verdim ve bununla suratındaki, memelerindeki dölleri sildi.

Hayriye’ye sıkıca sarıldım ve “Hayatımda böyle zevk almadım!” dedim. “Ben de öyle! Kocam senelerdir bana böyle bir zevk ve mutluluk yaşatmadı. Zati son iki yıldır hiç sikişmemiştik!” dedi. “Neden?” diye sordum. “Kendisi hasta, erkekliği can verdi. İki yıldır kendi kendimi tatmin ediyorum!” dedi. “Merak etme bundan sonra ben varım. Ne zaman istersen emrindeyim!” dedim mutlulukla. “Hani tek sefer demiştin?” dedi bu kere. Ben de, “Senin tadını bir kere aldım, bir daha vazgeçmem. Korkma bu yaşananlar aramızda kalacak. Yeter ki sen de iste!” dedim. Boynuma sıkıca sarıldı ve uzun uzun öptü…

Sonra, “Saat kaç?” diye sordu. “İkiye geliyor.” dedim. “Benim gitmem gerek!” dedi. Onu kucakladığım gibi masadan kaldırdım. Bugünlük bu kadar yeterliydi. Neticede konutlu bir kadındı ve aramızda yaşananların ve yaşanacakların öğrenilmesini istemiyorduk. Bu sebeple ben de sabırlı davranmalıydım. Yoksa hakikatinde istediğim Hayriye’yi kezlerce sikmekti. Üzerimizi giyindik ve derlendik. Birbirimize tekerrür sarıldık. Ona, “Beni ne zaman istersen ara!” dedim. “Tamam!” dedi. Ona bir güneş gözlüğü borçlanmıştım, sikişmenin şiddetiyle başından fırlayan güneş gözlüğü yere çarpınca çerçevesi kırılmıştı. Ona, “Gelecek sefer borcumu öderim!” dedim gülerek. Dükkanın kapısını açıp kendisini yolcu ettim.

Hayatımın en zevk verici sikiş tecrübesini yaşamıştım. Bir dahaki sikişeceğimiz seferi sabırsızlıkla bekliyorum…

Herkese bol ve hoş sikişler!

Bir yanıt yazın