Merhaba ben Bahar, 45 yaşında, dul bir bayanım. İstanbulda oturuyorum. On yıl evvel, yirmi yıl yaşamımızı paylaştığım eşimden böldüm. Dağılmamıza neden şahsi irtibatsızlıktı, sonra münakaşasız hengamesiz ufaladık. İnançlarımdan dolayı eşimin haricinde hiçbir erkekle uyumadım, hatta flört bile etmedim. Taaki Vedat ’ı tanıyana kadar…
Ortaköyde kendime ait bir kafeterya işletiyorum, Vedat benim daimi alıcımdı. Çok yakışıklı, benden yirmi yaş gençti, beni ilk gördüğü an benden etkilendiğinin farkındaydım. Ben de kilolu olmama rağmem çok şuh ve hoş sayılacak bir kadınım. Ayrıca yaşımı da hiç göstermem. On yıldır çevremdeki erkekleri hiç önemsememiştim. Bu gözler onun gibi çok yakışıklı görmüştü. Vedat her geldiğinde bana karşı alakasını sıkça emin ederdi, fakat ben mesafeli davranırdım. Çok sarih sözlüydü, ballandırarak bayanları nasıl düzdüğünden söz ederdi. Susmasını söylesemde konuşurdu. Kafeteryaya gelmeleri sıklaşmıştı ve Onu 3 yıldır tanıyordum. Aramızda bir samimiyet oluşmuştu.
Bir sabah erkenden kafeteryayı açtığımda ilk alıcım Vedattı. “Günaydın, hoşgeldin.” dediğimde, Vedat, “Artık sabredemiyorum senin beni red etkene, tam bayanlar benim peşimde, ama ben seni istiyorum.” deyip sarıldı. Benim zekâmdan her zaman korkardı, çok sakindim. “Seninle ancak serüven yaşanır.” dedim. “Yaşa ozaman, ne istersen onu yap benimle.” diye dilendi. O gün yanıt vermeden gönderdim. Gittikten sonra düşündüm, 41 yaşındaydım ve yaşamımda hiç serüven yaşamamıştım. Neden olmasındı ki? O an kararımı verdim. Evet ben bu 21 yaşındaki çocukla serüven yaşayacaktım. Çocuk diyorum, zira aramızda 20 yaş fark var…
Kafeteryayı kapatıp konutuma gittim. Vedata telefon açtım, konutta olduğumu söyledim. Vedat hemen, “Geleyim mi?” dedi, “Gel!” dedim. Yarım saat sonra geldi. Üç yıldır ilk kez konutuma geliyordu. Bana özlem dolu sarıldı tepki göstermedim. Daha koridordayken kıyafetlerimi ufalamaya başladı. Hırıltılar çıkarıyor, beni sikmek istediğini yineleyip duruyordu. Sırtımı duvara yapıştırdı, sanki öpüşmüyor yiyişiyorduk. Herşeyimle ona hazırdım. Bir çırpıda soyunduk. Bu sefer ben onu duvara dayadım ve sikini yalamaya, alabildiğimce ağzımın boşluklarına doldurmaya çalıştım. Eşiminde siki büyüktü, ama bu başka birşeydi. Porno kasetlerine izlemiştim böylesini. Büyüklük miniklik ehemmiyetli değildi benim için, ehemmiyetli olan işleviydi. Canım acırsa diye düşünürken beni kucağına alıp yatak odasına götürdü, yatağa uzattı…
Hırıltıları daha da aşırılaşmış, gözü dönmüş gibiydi. Amımı yalamaya, o alıngan noktamı emmeye başladığında bu dünyadan kopmuştum. Ben inledikçe, “Dokundu mu bu kadar sene beni bekletmene?” diyor, ayaklarımın parmaklarını yalıyor, emiyordu. Daha evvel böylesine hiç sevişmemiştim. Senelerdir sikilmemenin verdiği azgınlıkla, “Ne olur sik artık beni!” dedikce, O, “Hayır, daha çok dileneceksin bana, benim sana dilendiğim gibi dileneceksin!” diyor, bir cinsli amıma sikini sokmuyordu. Zevkten delirecek gidişattaydım. Beni domaltıp hem götüme hemde amıma sürtmeye başladı. Amım zati su içinde kalmıştı. Göğüslerimi okşuyor, saçlarımı hafifçe sürüklüyor, sırtlarımı okşarcasına dişliyordu. Bana bu kadar eziyet sürükletmeye ne hakkı vardı, okadar hazırdım ki onu içime almaya…
Daha sonra rolleri değiştik, o ki o bana acı sürükletiyordu beni sikmeyerek, şmdi benzerini ben ona uygulayacaktım. Onu sırtüstü yatağa attım, üste geçtim, şimdi efor bendeydi. Dudaklarını emiyor kulaklarına soluğumun sıcaklığını veriyor, arada boynunu emiyordum. Sikini taşaklarını emip yalıyordum. İkimizde inliyor, hırıltılar çıkarıyorduk. Üstüne oturup sikinin ucunu amımın ağzına sokup çıkarıyordum. O daha aşırısını sokmaya çalıştıkca ben geri kaçıyordum. İki elimizin parmakları iç içe geçmişti, vücutlarımız ıslanmış, tutkuların en büyüğünü yaşıyorduk. Adaleli bir yapısı vardı, bütün benim idealimdeki erkek tipiydi.
Ben hali hazırda sikinin ucunu amıma sokup sokup çıkararak sevişmeye devam ediyordum. Şimdi O, “Tamam pes, ne olur artık sikişelim.” diye beni dileniyordu. Bencede sikişmeliydik. En beğendiğim pozisyonu aldım, domaldım. Arkadan amıma sikini öyle bir soktu ki, o an zevkimden soluk dahi almak istemedim. Amımı yavaş yavaş sikiyor, arada sert darbelerle beni inletiyordu. Her yavaş hareketin arttan o sert darbeleri bekliyerek altında kıvranıyordum. Vedat, “Onca bayanla sikiştim, ama hiçbir bayana bukadar dilenmedim, beni sen öldürdün. Hiçbir bayandan bu kadar zevk almadım. Sen benim bayanımsın, aşkımsın.” deyip amımı sikerken, ben altında kezlerce minik orgamzlar yaşıyordum. Ne mükemmel bir duyguydu. Deli gibiydim, “Ne olur hızlan, daha sert sik beni!” dedikçe o aksine yavaşlıyor, arada aniden sert vuruşlarıyla beni altında olağanüstü bir biçimde kudurtuyordu…
Azıcık sonra pozisyon değiştirdik. Vedat beni şifonyerin üstüne oturtup, ayaklarımı omzuna aldı, bir taraftan dudaklarımı ve memelerimi emiyor kemiriyordu, alttan da amımı sikiyordu. Birbirimizin saçlarına sürüklüyorduk. Gözgözeydik. Gözlerimizi birbirimizden ayıramıyorduk. Bu biçimde daha da tahrik olduk. Artık ben, “Hızlan!” demeden Vedat hızlanmaya başalmıştı. Dudaklarımız, vücudumuz sanki birbirine kenetlenmişti. Gitgide hızlandı ve daha sert sokup çıkarmaya başladı. Soluk soluğa kalmıştık, sarsıla sarsıla, inleyerek, hırlayarak, aynı anda boşaldık…
Vedatla ilk sikişmemiz böyle oldu. Bütün iki yıldır da birlikteyiz ve hergün sikişiyoruz. Vedatı red ettiğim, geçen o üç yıla yansamda, burnumdan kıl aldırmadığım için, bunu Ona söylemiyorum. Herşey bir serüven olarak başladı, fakat şimdi çok hoş bir ilişkimiz var. Cinselliğin haricinde duygu ve düşüncelerimizi de okadar hoş paylaşıyoruz. İyiki o serüvene evet demişim, sikişmelerimizi hali hazırda ilk günkü gibi yaşiyoruz. Ben 45 yaşıma giriyorum, Vedat 25 ’ine. Herkes bana sübyancı diyor. Olsun, sübyancıysam sübyancıyım, O benim gençlik ilacım, minik aşkım, biricik erkeğim.