Köyün Çobanı Götümü Sikti Dağıldı
Ozamanlar 16 yaşlarında filan vardım. Köy çocuğuydum, fakat İstanbulda okuyordum. Mektep tatillerinde Köye giderdim. Köyün ismini vermek istemiyorum. Köyde yapacak iş olmaz başıboş başıboş dolaşırdım. Dostlarım bana hep, “Kız Cem!” diye takılırlardı. Yazın akarsularda yıkanırken dostlar yanımda 31 sürüklerlerdi. Ben yapmazdım, benimle alay ederlerdi, “Sen kız mısın?” diye. Onların alayından dolayı hep yalnız dolaşırdım. Bazen yalnız kaldığımda kendi sikime bakardım, sikim çok ufak olduğundan utanırdım.
Birgün Yeniden yalnız nehre gitmiştim. Bizim Çoban Ahmet koyunları suya getirmişti. 30-35 yaşlarında vardı kendisi. Beni yanına çağırdı, “Tek başına burda ne yapıyorsun?” diye sordu. “Hiç, kendi kendimi dolaşıyorum.” dedim. “Neden dostlarına takılmıyorsun?” diye sordu. “Benimle alay ediyorlar, sen kız mısın diyorlar!” dedim. “Ozaman sen de hep benim yanıma gel, zati ben de yalnızım, canım bunalıyor, sen de benim dostum ol. Sana bir mektup versem beğendiğim kıza götürürmüsün?” dedi. “Tamam ağabey, götürürüm.” dedim. Beğendiği kız ağanın kızıymış, mektubu kıza götürdüm verdim. Kız da onu beğeniyormuş, bana “Kimseye birşey söyleme, tamam mı?” diye tembihledi. “Tabi abla.” dedim. “Yarın gel, yanıtını yazayım Ahmete götür.” dedi.
Ertesi gün gittim, kimselere göstermeden bana saklıca mektubu alevlendirdi. Mektubu Çoban Ahmete vermekiçin aynı nehre koşarak gittim. Koyunlar orda, ama Çoban Ahmet yoktu. Azıcık sağa sola bakındım. Koyunlardan azıcık ilerde, akarsunun içinde soyunmuş, sırt üstü uyumuş, sikini sıvazlıyordu, 31 sürükler gibi. Gözlerime inanamadım, o nasıl bir yarak öyle, hiçte dostların yaraklarına benzemiyordu, kocaman dev gibi bir yaraktı. Hiç ses çıkarmadan öylece izledim. Okadar hoş sıvazlıyordu ki yarağını. Hipotezimce yarım sahat sürdü. Sonradan sıvazlaması süratlendi. Acayıp bır hırıltı çıkarıyordu. Yarağının ucundan döller fışkırmaya basladı, hemde tazzikli bir biçimde. Dostlar 31 sürüklerken dölleri hiç öyle fışkırmıyordu. Bizim Çoban gevşemiş olacak ki, öyle suskunca kaldı…
Ben hemen ses çıkarmadan geri koyunların yanına gittim, azıcık bekledim. Çobanda yalnızca külot vardı, üstü üryandı, beni görünce, “Geldin mi?” dedi. “Evet, bak sana ne getirdim!” deyip mektubu verdim. Mektubu daha açmadan beni kucakladı, öptü, “Bundan sonra sen benim en iyi dostumsun!” dedi. İlerleyen günlerde bu hep böyle devam etti. Ama kafam Çobanın o kocaman yarağındaydı, birdaha nasıl görecem diye hep kesintisiz yanına giderdim. Birgün maksatlı olarak azıcık geç gittim. “Ne oldu, niçin geç kaldın bugün?” dedi. “Konuttan izin aldım, bugün seninle kalacam!” dedim. “Olur, izin aldıysan mesele yok! Koyunların ahırında Çoban kulübesi var, yalnız bir yatak var, birlikte uyuruz olur mu?” dedi. Ben Evet! der gibi kafamı salladım. Çoban koyunları ahıra koydu, kulübeye gittik. Yemek yapmış, “Çoban yemeği yer misin?” dedi. “Evet.” dedim.
Yemeği yedik, azıcık oturduk. Lamba yok, el feneri kullanıyordu. “Uyuyalım mı?” dedi. “Hı hı!” dedim. Soyunduk yatağa girdik. Zati yaz, havalar sıcak, bir gömlek bir pantolonlaydık. Onları da soyunduk, ikimizde de yalnızca külot kaldı. Sırtımı ona döndüm, arkadan beni kucakladı, “Şimdi söyle, dostların sana neden kız mısın diyorlar, yoksa senin sikin yok mu?” diyerek elini benim sikime getirdi, “Aaa çok ufakmış!” diyerek benimkini azıcık sıvazladı. Sonra, “Sen de benimkine bak!” dedi. Çobanın yarağını elime aldım, heyacandan kalbim duracak gibi oldu. “Nasıl büyük mü?” dedi. “Hı hı!” dedim. “İstermisin, yapalım mı?” diye sordu. “Acır!” dedim. “Daha evvel hiç yaptın mı?” diye sordu. “Hayır!” dedim. “Nerden öğreniyorsun ozaman?” dedi. “Senin yarak çok büyük!” dedim. “Hiç acıtmayacam, bak göreceksin dahada güzeline gidecek!” deyip yarağının kafasını tükürerek nemlendirdi ve külodumu sıyırıp yasladı götüme. Muhtemel değildi o kocaman yarağın götüme girmesi…
Azıcık zorladı, kafası az girmişti ki bir çığlık attım. Eliyle ağzımı kapadı, “Sus amına koyduğumun çocuğu, sen de istiyorsun tabiki, kız gibisin, götünün kızlığını ilk ben bozacam, haykırma, ananı sikerim, ilerde hep böyle bir siken ararsın!” deyip bir yüklendi ki, köküne kadar soktu. Sanki götüm ufalanmıştı. Öylece azıcık bekledikten sonra yavaş yavaş gidip gelmeye başladı. Sonradan iyice süratlendi, süratli süratli sikti götümü. Bu bana çok uzun bir müddet gibi geldi. Daha sonra, “Geliyorum!” diye haykırarak döllerini içime fışkırttı. Artık Çobanın karısı olmuştum…
Çoban Ahmet sonraları beni kezlerce kere daha sikti. Tatilim bitince daha sonra ben İstanbula döndüm, birdaha da öyle kocaman bir yarak yemedim. İstanbulda da kendimi siktiriyorum, ama Çoban Ahmet gibi haykırdırarak siken olmadı. Sikilmek çok hoş şey. Hepinizin kalın yaraklarını yalarım…
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.